Günaydın Kozmos,

Bu yepyeni bir başlangıç olsun...

Bu Blogda Ara

9 Ocak 2010 Cumartesi

İnsani Komedya = Evlilik

Hadi bakalım, size bir uzmanlık sorusu: İnsanlar neden evlenir?
Bence; Afrikalı yamyamlara ve kızılderili kafaderisi yüzücülerine özendikleri için. Çünkü kurban bulmanın en yasal yöntemi budur. Çoğu zaman işkenceli bir komedyadır evlilik, ilahi olmasa da insani bir komedi.

Ben de kötü bir evlilik ve iyi bir boşanmalık geçirdikten sonra mükemmel bir müzmin bekarlık hüküm sürüyorum. Ama çevresel etkilerden kaynaklı, bu komedyanın dışına çıkamıyorum bir türlü. Birçok dostum bir evlilik süreci içerisinde yaşamsal boyutlarını eziyetle gerçekleştiriyorlar. Sizlere en iyi iki dostumdan bahsetmek istiyorum. Maalesef onlar birbirleriyle evliler ve evli kalmanın can çekişmelerinden mazoşist bir haz alıyorlar.

Erkek, klasik türk ailesinde yetişmiş, Kadınsa atalarından beri süregelen bir alışkanlıkla parçalı bulutlu, entel bir aileden döllenmiş. Bu iki biraraya gelemez ailenin acayip parçaları biraraya gelme yanlışlığında bulunmuşlar. Ama ikisi de bu acayipliğin farkında değiller yanılmıyorsam. Eğer yanılıyorsam, Kadın biraz farkında fakat ısrarlı bir şekilde kendi hatasını görmezden gelerek, farkında değilmiş gibi bir tutum takınıyor. Erkek bu durumdan hiç oralı olabiliyor mu, bu henüz çözümlenememiş. Neyse, ikisi bazen çok mutlu bazen de kanlı bıçaklılık sergiliyorlar, nedense kan gözümlenemiyor. Kadın çok mutsuz -% 40 mutlu- fakat bu mutsuzluğa bir son verme taraftarı değil. Erkek ise, böyle bir mutsuzluk olduğunun bilincinde değil, ya da bilinci mutsuz değil. İkisi yalnızken pek sorun yok, çünkü çağımızın olmazsa olmaz unsuru iletişim, onlar için pek lüzumlu değil. Ev, hani istersen içinde at koştur vari- oldukça geniş olduğu için görüşmemek başarılabiliyor. Şöyle ki; biri televizyon seyrederken diğeri kitap okuyor, öteki bilgisayarla oyalanırken öbürü bir başka odada yemek yiyor. Böylece oda kapmaca oynanarak, görünmeyen birilerini rahatsız etmemek için konuşulmuyor. Çok önemli konular telefonda konuşularak geçiştiriliyor, karşılıklı gelmeden halledilebiliyor. Birlikte -buna birlikte demek haksızlık olmazsa- geçen zaman zoraki olduğu izlenimi veriyor. Çünkü biri eve geç gelecekse diğeri hemen bir program yaparak geceyi ya arkadaşlarıyla ya da ailesiyle geçiriyor. Birlikte geçen zaman ortalaması alınacak olursa % 10’u ancak buluyor. Kadın bu durumdan rahatsız. Erkeğe çıkışıyor: Erkek; yorgun, sinirli, uykusu gelmiş, canı sıkılmış. Kadın dışarıdan geldiğinde Erkek bir zahmet gelip kapıyı açıyor, Kadının elindeki paketleri görmez görünerek, gidip yarım kalmış önemli işine devam ediyor. Kadın da buna misilleme olarak aynı şeyleri tekrarlıyor. Birbirlerinin planları, başkalarıyla telefonda konuşulurken öğreniliyor. Başkalarıyla çok neşeli, ilgili, kibar ve özenli konuşulabiliyor. Fakat Kadın, Erkek, Kadının annesi, Erkeğin annesi, diğer sülale ve zoraki görüşülenler kategorisine giren arkadaşlarla aynı tür konuşma gözlenemiyor (Ben bu tür konuşmalara maruz kalmıyorum, benimle feryat-figan ve şikayet türü konuşmalar gerçekleşiyor). Erkek, arkadaşlarıyla bir yere gidince çenesi yerlerden toparlanıyor. Buna rağmen, özellikle Kadın ve Kadının annesiyle olduğunda laflar ağzından bir cımbızla söküp çıkartılmaya çalışılıyor ve fakat ortada böyle bir cımbız yok. Benim ileri zekalı komedyen dostlarım, bir güzel yöntem geliştirerek, bu konuşmamacılığı pekiştiriyorlar. Posta yoluyla da çok güzel anlaşılabiliyor, konuşarak zorlanmaya ne gerek? Birbirlerine aşk ve meşk ve öfke ve sitem ve bunun gibileri mektup yazıp, yazdıkları mektuplardan uçak yapıp ve es kaza saygıdeğer eş yanlış odaya gelerek görüntü alanına girerse, bu uçağı kasten ve bilerek onun gözünün içine doğru uçurarak haberleşiyorlar. Onlara duman yoluyla haberleşmelerini önerdim ama bu yöntem tehlikeli oluyormuş, bir keresinde neredeyse evi yakacaklarmış. Bu özgün haberleşme ağında benim de karabiberim bulunsun diye onlara uzaktan kumandalı bir uçak hediye etmeği düşünüyordum. Ama onlar daha dahiyane olarak, teknolojinin nimetlerinden yararlanmayı düşünmüşler ve Internet’e başvurmuşlar, bundan sonra birbirleriyle e-mailleşeceklermiş. Tabi adamlar niye böyle uluslararası bir haberleşme ağı kurmuşlar, öyle değil mi?
Lan sinir etmeyin adamı, Internet’i tasarlayan adamlar aynı ev içindekileri düşünerek yapmamışlardır herhalde.

Ama belki de karısıyla konuşmak istemeyen bir adamdır bu ağı oluşturan, kimbilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder